6/7/08

THE ARMENIAN TERRORISM - ERMENİ TERÖRÜ

Another significant dimension of the Armenian issue from Turkey’s point of view is the start of the use of armed terror methods by the Armenians against the Turks. This aggressive strategy which was aimed directly at Turkish statesmen, started with the bombed attack launched in 1905 against Emperor Abdulhamid II.

After the foundation of the Turkish Republic in 1923, there was a peaceful period until 1965. In 1965 the terrorist movements suddenly rekindled with the support of the Armenian lobby. Turkish diplomats were killed, nearly 20 monuments were erected until the end of 1972 and a systematic press and publication activity was launched.

During the Armenian terror period, it was the traditional Tashnak and Hinchak organisations that designed, developed and implemented the attacks, diversified the targets, provided manpower for the terrorist teams, gave them moral and psychological support and found the necessary contacts for them.. The organisation that made itself known most frequently in this process was the ASALA, the acronym of the Armenian Secret Army for the Liberation of Armenia.

The creators of the new terror age were the traditional terrorist organisations through the teams and groups that they trained, and the ASALA with the most merciless and inhuman practices under an independence mask. ASALA received its moral and psychological support, and the medium for contacts and relations from Hinchak. It may be stated on the basis of the foregoing that the traditional terror continued without respite, benefited from the occasions offered in the ‘60s and, making use of the of the opportunities launched a manhunt against Turks.

The Armenian terrorist organisations showed a rapid ascent within a relatively short time by armed assaults against the Turkish officials, representations and organisations abroad. During this period, the Armenians who secured themselves bases in Central and Eastern European Countries, and Syria and Lebanon also received help from the Cypriot Greeks and Greece.

The Armenian terror organisations, upon adverse reactions from the world opinion, have changed have their tactics and entered into co-operation with the terrorist group PKK in the ‘80s. PKK was pushed into the scene with the attacks directed against Eruh and ªemdinli in 1984 and the Armenian terrorist group ASALA withdrew to the background. The facts evidencing the connection between the Armenians and PKK are the following:

The terrorist group PKK announced the dates between 21 and 28 April 1980 as the Red Week and commemorated the 24th April as the day of genocide committed against Armenians.

On 8th April 1980, PKK and ASALA organised a joint press conference in the City of Sidon in Lebanon and issued a declaration at the end of this conference. Because of the reactions against this event, however, they decided to maintain their relations illegally on a secret basis. PKK and ASALA declared joint responsibility for the attacks made on the Turkish Consulate General in Strasbourg on 9th November 1980 and on the Turkish Airlines bureau in Rome on 9th November the same year.

Abdullah Öcalan, the separatist terrorist and the leader of PKK, was elected to honorary membership of “the Association of Armenian Authors” for “his intellectual contributions to the idea of Great Armenia.”

A Kurdistan Committee within the Armenian Popular Movement was formed as in many European countries.

On 4th June 1993, the Armenian Hinchak Party held a meeting at the PKK headquarters in Western Beyrouth with the participation of several members of PKK and ASALA.

Another striking example of the Armenian-PKK relations is the following group of decisions taken in the meetings held at two separate churches in Beyrouth from 5th to 9th January 1993, with the participation of the Armenian Orthodox Archbishop, officials of the Armenian Party and about 150 youth representatives:

A somewhat sedate attitude should be reserved toward Turkey for the time being.

The Armenian community is on the way to growth and better economic conditions.

The propaganda activities have started to make the genocide claims better understood in the rest of the world.

The recently-founded Armenian State, with a constantly growing territory, will definitely avenge the ancestors of its citizens.

The Western powers and particularly the United States side with and favour the Armenians in the combat for Karabakh. This opportunity should be well exploited as more and more Armenian young men join the ranks in this fight.

The civil war in Turkey ( referring to the war against PKK terrorism) will continue and eventually collapse the country’s economy, leading to an uprising by the entire population.

Turkey will be separated and a Kurdish State will be formed.

Armenians will hold good relations with the Kurds and support their fight.

Territories presently held by the Turks will become Armenian tomorrow.

It may be stated briefly that the common goal of the Armenian terrorist organisations is to destabilise Turkey using all available opportunities, to save the so-called Armenian land under occupation, and to create an independent Great Armenia. These expectations appear to be nurtured also by the new state of Armenia under different forms and guises.

ERMENİ TERÖRÜ

Türkiye açısından Ermeni sorununun önemli bir boyutu da, Ermenilerin Türklere karşı silahlı terör metodolojisini kullanmaya başlamalarıdır. Türk devlet adamlarına yönelik bu saldırgan strateji, ilk defa 1905'de II. Abdülhamit'e yapılan bombalı saldırı ile başlamıştır. Anadolu dışında kurulan Hınçak, Tasnak, Ramgavar, Hınçak İhtilal Komitesi, Silahlılar Cemiyeti, Ermenistan’a Doğru Cemiyeti, Genç Ermenistan Cemiyeti, İttihat ve Halas Cemiyeti ve Karahaç Cemiyeti gibi halkı silahlı ayaklanmaya sevk eden örgütlenmeler meydana getirilmiştir. Bütün bunların sonucunda binlerce Türk ve Ermeni’nin hayatına mal olan isyan hareketleri ülkenin dört bir yanına yayılmıştır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasından 1965 yılına kadar sakin bir dönem geçirildikten sonra, Ermeni lobisinin desteğiyle terör hareketleri birdenbire tekrar ortaya çıkarılmış, Türk diplomatları öldürülmeye başlanmıştır. 1972 yılı sonuna kadar çeşitli ülkelerde 20'ye yakın anıt dikilmiş, basın ve yayın yolu ile karalama faaliyetleri programlı olarak uygulamaya konmuştur.

Bu yeni dönemde terörü özendiren, geliştiren, hazırlayan, daha geniş alanlara yayılmasını, ve hedeflerinin çeşitlenmesini sağlayan; terör tim ve grupları oluşturan, yeni örgütlenme çabalarına destek, temas ve ilişkiler ortamı hazırlayanlar, Taşnak ve Hınçak terör örgütleridir. Bunların yanında isminden en çok söz ettiren ve Ermeni terörü ile eş anlamda kullanılan “Ermenistan'ın Kurtuluşu İçin Ermeni Gizli Ordusu” örgüt adının kısaltılmış şekli olan ASALA'dır.

Geleneksel terör örgütleri içlerinden çıkardıkları terör tim ve gruplarıyla, ASALA ise terörün en acımasız ve insanlık dışı uygulamalarıyla yeni dönemin terör yaratıcıları olmuşlardır. ASALA da manevi ve psikolojik desteği, temas ve ilişkiler ortamını Hınçaklardan almıştır.

Ermeni terörü, yurt dışındaki Türk görevlilerine, temsilciliklerine ve kuruluşlarına yönelik silahlı saldırılar şeklinde kısa zamanda hızlı bir tırmanış göstererek yoğunluk kazanmıştır. Bu dönemde, Avrupa ve doğu ülkeleri ile Suriye ve Lübnan'da üsler edinen Ermeniler, Kıbrıs Rumları ve Yunanistan ile işbirliği içine girerek eylemlerini gerçekleştirmişlerdir.

Ermeni terör örgütleri, dış dünyanın tepkileri üzerine 1980’li yıllarda taktik değiştirerek, PKK terör örgütü ile işbirliğine girmişlerdir. 1984 yılında bölücü terör örgütü PKK sahneye itilmiş ve Asala-Ermeni terörü geri plana çekilmiştir. Ermeniler ile PKK arasındaki bağlantıyı ortaya koyan bazı somut örnekler şunlardır:

· Bölücü terör örgütü PKK, 21-28 Nisan 1980 tarihini “Kızıl Hafta” olarak ilan etmiş ve 24 Nisan tarihini sözde Ermenilerin katledilme günü olarak anarak, toplantılar yapmaya başlamıştır.

· 8 Nisan 1980 tarihinde Lübnan'ın Sidon kentinde PKK ve ASALA terör örgütleri ortak basın toplantısı düzenlemişler ve toplantı sonucu bir deklarasyon yayınlamışlardır. Ancak bu olayın tepki çekmesi üzerine ilişkilerin illegal alanda gizli olarak sürdürülmesi kararlaştırılmıştır. Bu uzlaşmadan sonra, 9 Kasım 1980 tarihinde Strazburg Türk Başkonsolosluğu’na, 19 Kasım 1980 tarihinde ise Roma Türk Hava Yolları bürosuna yönelik olarak düzenlenen saldırılar, PKK ve ASALA terör örgütleri tarafından ortaklaşa üstlenilmiştir.

· Bölücü terörist Abdullah Öcalan, Ermeni Yazarlar Birliği tarafından “Büyük Ermenistan hayali fikrine olan katkılarından dolayı” onur üyeliğine seçilmiştir.

· Ermeni Halk Hareketi’nin bünyesinde, bir çok Avrupa ülkesinde olduğu gibi bir Kürdistan Komitesi oluşturulmuştur.

· 4 Haziran 1993 tarihinde; Ermeni Hınçak Partisi, ASALA ve PKK terör örgütü mensuplarının katılımıyla Batı Beyrut'ta bulunan PKK terör örgütü merkezinde bir toplantı yapılmıştır.

Ermeni-PKK ilişkisiyle ilgili bir başka çarpıcı örnek ise, 6- 9 Ocak 1993 tarihlerinde Beyrut'taki iki ayrı kilisede düzenlenen ve Lübnan Ermeni Ortodoks Başpiskoposu, Ermeni Parti yetkilileri ile 150 gencin katıldığı toplantılarda kullanılan şu ifadelerdir:

· Şimdilik Türkiye'ye karşı sakin tutum gösterilmelidir.

· Ermeni toplumu gittikçe büyümekte ve ekonomik yönden güçlenmektedir.

· Geliştirilen propaganda faaliyetleri sayesinde, bütün dünyada (sözde) soykırım daha iyi bilinmeye başlanmıştır.

· Ermenistan devleti kurulmuştur, her geçen gün toprakları genişlemektedir ve atalarının intikamını mutlaka alacaklardır.

· Başta ABD olmak üzere, diğer batılı ülkeler de Karabağ'da sürdürülen savaşta Ermenileri haklı bulmaktadırlar. Bu fırsatı değerlendirmek gerekir... Karabağ'da savaşan Ermeni gençlerine yenileri katılacaktır.

· Türkiye'de -PKK terör örgütü ile yapılan mücadele kastedilerek- iç savaş devam edecek, Türk ekonomisi sıfır noktasına gelecek ve vatandaşlar baş kaldıracaklardır.

· Türkiye bölünecek ve bir Kürt devleti kurulacaktır.

· Ermeniler Kürtlerle olan ilişkilerini iyi bir şekilde yürütmeli ve Kürtlerin mücadelelerini desteklemelidirler.

· Bugün Türklerin elinde olan topraklar, yarın Ermenilerin olacaktır.

Özetle; Ermeni terör örgütlerinin müşterek amacı; her fırsattan yararlanarak Türkiye'yi istikrarsızlığa sürüklemek ve sözde işgal altındaki Ermeni topraklarını kurtararak "Bağımsız Büyük Ermenistan"ı kurmaktır. Bugün devlet olma özelliğini de elde eden Ermenilerin, söz konusu isteklerinin değişik başlıklar altında devam ettiği görülmektedir.

No comments: