6/7/08

A SHORT REVIEW OF ARMENIAN HISTORY - ERMENİ TARİHİNE KISA BİR BAKIŞ

A SHORT REVIEW OF ARMENIAN HISTORY

The racial origins of the Armenians and the geography in which they lived are still debated today. It is certain, however, that they have always been the subjects of other states throughout history.

The encyclopædias state that Yerevan, Lake Sevan, Nahkichevan, north of Rumiah Lake and Maku region were called “Armenia” which meant “ upper lands” and the people living there were named Armenians.

Some of the Armenian historians claim that they are descendants of the Hittites who lived in Cilicia and Northern Syria in the 6th century AD, while some others bring the genealogy to Haig, one of Noah’s sons. There is no certainty about exactly where the community referred today as Armenians settled and lived in the geographical region called Armenia. Their population and the percentage of their population to other groups that lived in the same area are still a mystery.

Thus, even the Armenian historians are not unanimous as to their origin. It may therefore be stated that it is impossible for a community that has never had the privilege of being a nation and founding an independent state, to have claims on a certain geography as “a homeland”. Consequently, the dream of Great Armenia is but the product of an expansionist ideology.

As the history went, the Armenians lived under the Persian, Macedonian, Seleucide, Roman, Partian, Sasanite, Byzantine, Arabian and Turkish hegemonies. In fact, all of the Armenian principalities known to have existed in the region were established by the sovereigns that controlled the region in order to draw this community into their sphere of influence and employ them in a variety of tasks.

The Selchuks saved the Armenians from the Byzantine persecution and offered them the opportunity of leading a decent life when they secured the control of Anatolia in 1071. Under the reign of Mehmed II, freedom of thought and belief was granted to the Armenians and the right to establish a patriarchate of their own for governing the community’s religious and social activities.

The Armenian Patriarch had the power of appointing and dismissing clergy members, banning the religious rites, collecting dues from the community, concluding the marriage formalities and even pronouncing imprisonment decisions.

Until the end of the 19th century, the Armenians lived their golden age under the Ottoman rule, also with the vast tolerance of the Turkish people. Having been exempted from military service and of most of the taxes, they excelled in trade, agriculture, artisanry and rose to major posts in the administration. For the services that they rendered to the Ottoman Empire, the Armenians were allowed to settle in the regions vacated after the Greek rebellion and were given the prestigious title of “the faithful nation”.

It ensues from the foregoing that there was not any Armenian issue until the end of the 19th century nor were any problems that the Armenian citizens could not solve with the assistance of Turkish administration.

ERMENİ TARİHİNE KISA BİR BAKIŞ

Ermeniler, tarih boyunca başka devletlerin yönetimi altında kalmışlar ve bağlı oldukları devletlerin hizmetinde bulunmuşlardır.

Ansiklopedik kaynaklarda, Erivan, Gökçegöl, Nahcıvan, Rumiye gölü kuzeyi ve Mako bölgesine, yukarı memleket anlamına gelen Armenia, bu yörelerde yaşayan halka ise Ermeni denildiği yer almaktadır.

Ermeni tarihçilerin bir kısmı, M.Ö. 6. yüzyılda kuzey Suriye ve Kilikya bölgesinde yaşayan Hititlerden olduklarını; bir diğer kısmı ise Nuh'un oğullarından Hayk'a dayandıklarını söylemektedirler. Bunun yanında, Ermenistan denilen coğrafyada yerleşen ve bugün Ermeni diye adlandırılan toplumun, bölgenin kesin olarak neresinde yaşadıkları, sayıları ve aynı yörede ikamet eden diğer halklara kıyasla nüfus oranları bilinmemektedir. Ermeni tarihçileri bile kökenleri konusunda fikir birliği içinde değildir.

Tarihsel olarak bakıldığında, Ermenilerin sırasıyla, Pers, Makedon, Selefkit, Roma, Part, Sasani, Bizans, Arap ve Türklerin hakimiyeti altında yaşadıkları görülür. Ermeni derebeyliklerinin bir çoğu, bölgeye hakim olan ve Ermenileri kendi saflarına çekerek kullanmak isteyen devletler tarafından kurdurulmuştur.

Ermenileri Bizans'ın zulüm idaresinden kurtaran ve onlara insanca yaşama hakkını bahşeden, Selçuklu Türkleri olmuştur. Fatih döneminde ise, Ermenilere din ve vicdan hürriyeti en üst düzeyde verilmiş, Ermeni cemaati için dini ve sosyal faaliyetlerini yönetmek üzere Ermeni Patrikliği kurulmuştur. Osmanlı idaresinde Ermeniler dini görevlerini tam bir hürriyet içinde yerine getirirlerken, kendi din adamlarını da yine kendilerinin tayin etmelerine izin verilmiştir.

Aynı şekilde Anadolu’nun Türk idaresine girmesinden sonra burada yaşayan Ermeniler, kendi dillerini de tam bir serbestlikle konuşmaya devam ettiler. Osmanlı yönetimi, diğer cemaatlere uyguladığı politikayı onlara da uygulayarak Ermenice’yi ve Ermeni adlarının kullanılmasını serbest bıraktı. Türk matbaasının kurulmasından 160 yıl kadar önce Venedik’te matbaacılık eğitimi görmüş olan Sivaslı Apkar adındaki bir papaza 1567’de İstanbul’da bir Ermeni matbaası açması için izin verildi. İstanbul’dan başka İzmir (1759), Van (1859), Muş (1869), Sivas (1871) gibi taşra şehirlerinde de yeni Ermeni matbaaları faaliyete geçmiştir. 1908’de bütün ülkede Ermeni matbaası sayısı 38’e ulaşmıştır. Nitekim 1910 yılında İstanbul’da Ermenice 5 gazete ve 7 dergi çıkarılmaktaydı.

Osmanlı idaresinde Ermeniler, Türk insanının hoşgörüsünden de yararlanarak, adeta altın çağlarını yaşamışlardır. Askerlikten ve kısmen de vergiden muaf tutulan Ermeniler, ticaret, zanaat ve tarım ile idari mekanizmalarda önemli görevlere yükselme fırsatını elde etmişlerdir. Devletin çeşitli kademelerinde görev yapan Ermeniler, Osmanlı devletince kendilerine tanınan bu hoşgörüye karşılık verdikleri hizmetten dolayı "millet-i sadıka" olarak adlandırılmışlardır. 19. yüzyılın son çeyreğine kadar Osmanlıların bir Ermeni sorunu olmadığı gibi, Ermeni halkının da Türk yöneticileriyle halledemedikleri bir mesele mevcut değildir.

No comments: